Açlığın İki Yüzü: Duygusal ve Fiziksel Açlığın Farkları
- Delfi Psikoloji
- 11 Oca
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Şub

Duygusal açlık, fizyolojik açlıktan farklı olarak, stres, keder, can sıkıntısı ve hatta neşe gibi kapsanamayan ve sağlıklı bir şekilde işlenemeyen duygular tarafından belirlenen psikojenik faktörlerin sebep olduğu bir durumdur. Kişi genellikle yağ, şeker veya tuz açısından zengin olan yiyeceklere karşı ani ve güçlü bir arzu hisseder, bir tür aşerir. Bu tür bir açık çok yoğun ve güçlü yaşanır; ertelenmesi zordur çünkü bir başa çıkma yöntemi olarak kullanılacaktır.
Duygular sadece yeme eylemini değil, yeme sürecinin tüm aşamalarını etkiler. Tüketilen gıdanın hacmi, çiğneme ve yeme hızı, yiyecek seçimi, yeme motivasyonu ve yiyeceğe karşı duygusal tepkiler de yine duygusal çatışmalarımızla ilişkilidir. Duygusal açlık, fiziksel açlığın aksine, yiyecekle giderilemez. Aşırı yeme ve yeme ataklarına neden olabilir ancak gerçek gereksinime karşılık gelmediği için ruhsal bir doyum yaşanmaz. Bu ataklar ve zorlantılı yeme davranışlarının sonrasında, kişide sıklıkla pişmanlık ve suçluluk oluşur. Duygusal durumlara yanıt olarak yeme alışkanlıklarında değişiklikler birçok insanda gözlenmektedir; özellikle stresörlerin arttığı dönemde duygusal açlık ve ilintili davranışlarda da artış görülür (Greeno ve Wing, 1994).
Öte yandan, vücudun beslenme ve enerji ihtiyacına verdiği normal tepki fiziksel açlıktır. Enerji rezervleri tükenirken, açlık kademeli olarak ortaya çıkar ve bitkinlik, baş dönmesi veya mide guruldaması gibi bedensel semptomlar yaratabilir. Fiziksel açlık durumu spesifik bir besin kaynağına yönelik oluşmaz; kaynaklar çok çeşitli ve değişken olabilir. Yeterli yiyecek tüketildikten sonra fiziksel açlık ortadan kalkar ve kişi kendini tok ve yediği besine çeşidine göre değişebilen şekilde enerjik hisseder. Fiziksel açlık enerji dengesini korumak ve bedensel işlevleri desteklemek için önemli bir düzenleyici mekanizma görevi görmektedir(Wansink, 2004).
Bu iki açlık türü, öncelikle nereden geldikleri ve nasıl üstesinden gelindiği açısından farklılık gösterir. Fiziksel açlık, vücudun fizyolojik taleplerinden kaynaklanır ve bu ihtiyaçlar karşılandığında tatmin edilirken, duygusal açlık, psikolojik ihtiyaçlara dayanır ve vücudun besine ihtiyacı olmadığında bile devam eder. Duygusal açlık genellikle televizyon izlemek veya stresli bir olay yaşamak gibi uyarıcılardan etkilenirken, fiziksel açlık düşük kan şekeri seviyeleri gibi vücudun endojen uyaranların oluşturduğu bir sinyaldir(Konttinen, 2010).
Fiziksel ve duygusal açlık arasındaki ayrımları anlamak, daha iyi yeme alışkanlıkları yaratabilmenin öncüllerindendir. Vücudun açlık ve tokluk sinyallerini duygusal uyaranlardan ayırt etmeyi ve tanımayı gerektiren bilinçli yeme, yararlı bir stratejidir. İnsanlar açlığın duygusal kökenlerini ele alarak ve alternatif başa çıkma mekanizmaları arayarak yiyecekle daha dengeli bir ilişkiye sahip olabilir ve onu bir başa çıkma mekanizması olarak kullanmaktan vazgeçebilirler.
Yazar: Sudem Karali
Kaynakça
Greeno, C. G., & Wing, R. R. (1994). Stress-induced eating. Psychological Bulletin, 115(3), 444-464.
Konttinen, H., Männistö, S., Sarlio-Lähteenkorva, S., Silventoinen, K., & Haukkala, A. (2010). Emotional eating, depressive symptoms, and self-reported food consumption. A prospective study in a population-based sample. Appetite, 54(3), 473-479.
Wansink, B. (2004). Environmental factors that increase the food intake and consumption volume of unknowing consumers. Annual Review of Nutrition, 24(1), 455-479.
https://www.gevezeyeri.com/ guzel yazı